Memenin Yapısı
Kadında meme dokusu (göğüslerin) yapısı ve İşlevleri
Memeler, bebeğin belli bir gelişim aşamasına kadar
besin ihtiyacını karşılamak üzere süt üretmekten ve salgılamaktan sorumlu
yapılardır.
Memeler
ergenlik öncesi dönemde kız ve erkek çocuklarında yaklaşık aynı büyüklükte
olmalarına karşın, ergenlik döneminde yumurtalıklarda östrojen hormonu
üretiminin başlamasıyla hızlı bir şekilde gelişim gösterirler.
Memelerin
ulaştığı nihai büyüklük genetik etkenlerle yakından ilgili olmakla beraber,
vücudun yağ oranı da büyüklüğü etkileyen diğer bir etkendir.
Bunun
dışında memelerin büyüklüğü vücuttaki hormonal değişikliklere de cevap verir ve
özellikle adet öncesi dönemde kadınlar memelerinde dolgunluk ve bazen hafif
ağrı hissedebilirler. Bu dolgunluk ve hassasiyet adet görmekle beraber hızla
kaybolur.
Gebelik
döneminde östrojen hormonu üretiminin daha da artması memelerin büyümesine ve
bazen hassaslaşmasına neden olur.
Meme dokusunun yapısı
Yandaki resimde
memenin iç yapısı yandan yapılan bir kesitte görülmektedir.
Meme
dokusu temelde vücut ter bezlerinden türemiş bir yapıdır ve göğüs bölgesinde 2.
ile 7. kaburgalar arasında yerleşmiştir. Dış kısmı cilt ile kaplı bu dokunun iç
yapısında salgı bezleri, yağ dokusu ve bağ dokusu bulunur.
Meme
dokusunun hemen arkasında bulunan pektoral kasın kılıfı ile arasında yer alan
boşluk, meme dokusunu nispeten hareketli bir organ haline getirir.
Memelerin
her birinde ortada meme başı adı verilen koyu renkli yuvarlak bir yapı vardır.
Bu yapının ortasında da meme ucu adı verilen silindir şeklinde, sütün esas
boşaldığı yapı yer alır.
Meme
başında yer alan salgı bezleri kaygan bir sıvı salgılayarak bu bölgenin esnek
kalmasını ve enfeksiyonlardan korunmasını sağlar.
Her
meme, lob adı verilen 15-20 adet bağımsız süt üreten birimden oluşur. Her lob
kendi içinde 20-40 adet daha ufak alt birime ayrılır. Bu alt birimler yine
kendi içlerinde esas süt üreten hücrelerin toplandığı çok sayıda bölüme
ayrılırlar.
Meme
dokusu içinde üretilen sütü dışarıya taşımak için çok sayıda süt iletim kanal
ve kanalcıkları bulunur. Böylece üretilen süt üretim yerinden kanalcıklara,
kanalcıklar birleşerek daha büyük olan kanallara geçer. Kanallarda bulunan süt
bebek emdikçe bebeğin dişetleri ve dudaklarının yaptığı baskıyla hemen meme
başında yer alan süt depocuklarına (sinüs) ve buradan da meme ucunda yer alan
çok sayıda minik deliklerden bebeğin ağız boşluğuna akar.
Memede
süt üreten birimleri birbirine bağlayan ve meme dokusuna sağlamlık kazandıran
yapılara Cooper bağları adı verilir.
Meme
dokusu hem kan damarları hem de lenf dolaşım sistemi açısından oldukça gelişmiş
bir yapıya sahiptir ve dokunun lenf kanalları koltukaltında yer alan lenf
bezlerine taşınırlar.
Gebelik döneminde memelerde ortaya çıkan
değişiklikler ve süt üretimi
Meme
dokusu gebelik döneminde artan hormonların etkisiyle daha ilk haftalardan
itibaren önemli değişikliklere uğrar. Gebelik döneminde artan östrojen hormonu
memelerin içindeki süt iletim kanallarını geliştirir. Yine gebelik döneminde
salgısı belirgin olarak artan progesteron hormonu, süt salgısını yapacak olan
süt üretici birimlerin büyümesini ve gelişmesini sağlar. Bu değişikliklerde
gerekli olan enerji ve besin maddelerini sağlamak için meme dokusuna giden kan
akımı da önemli derecede artar ve bu nedenle göğüslerin üzerinde yer alan
yüzeye yakın toplardamarlar belirginleşerek daha genişlemiş olarak görülürler.
Bu
değişiklikler neticesinde gebeliğin ikinci yarısından itibaren kolostrum adı
verilen ilk süt, meme kanallarında salgılanmaya hazır olarak bekler. Bazı anne
adaylarında gebelik döneminde belirgin şekilde kolostrum salgısı olabilir ve bu
normal kabul edilir.
Doğanın inanılmaz gücü süt yapımında da
kendini gösterir:
·
Prematüre (zamanından önce doğmuş) bebeklerin ihtiyaç
duyduğu maddelerle miadında doğan bebeklerin besin ihtiyaçları birbirinden
farklıdır ve buna uygun olarak gebelik haftasına göre kolostrumun bileşimi
önemli değişiklikler gösterir.
·
Böylece herhangi bir nedenle prematüre doğum
gerçekleşirse bebeğin annesinden emdiği süt, erken doğmuş olmanın getirdiği
ihtiyaçlara daha iyi cevap verir.
Prolaktin ve Oksitosin hormonları
Bu
iki hormon süt üretiminde ve üretilen sütün süt kanallarında ilerlemesinde
önemli görevler üstlenir.
Bebek
meme başını emdikçe annenin beyin dokusunun derinlerinde bulunan hipofiz
bezinde prolaktin hormonu salgısı artar. Kana geçen bu hormon buradan meme
dokusuna geçerek süt yapıcı hücrelerin süt yapımını başlatmasını sağlar.
Bebeğin
emmesi prolaktin salgısını artırması yanında hipofiz bezinden kana oksitosin
hormonu salgılanmasını da artırır (Bebeğin hayal edilmesi veya ağladığının
duyulması da aynı etkiyi yaratabilir).
Oksitosin
hormonu süt üreten hücrelerin etrafında bulunan kas dokusunu harekete geçirerek
bunların kasılmasını ve bu kasılmayla da sütün kanallarda ilerlemesini sağlar.
Ayrıca oksitosin hormonunun kanalları genişletici etkisi sütün kanallarda
ilerlemesini daha da kolaylaştırır.
Oksitosin
hormonunun yüksek dozlarda rahimi kasıcı etkileri de vardır ve bu nedenle bu
hormon doğum eylemi fizyolojisinde ve doğum sonrası rahimin
"toparlanmasında" önemli görevler üstlenir. Bu nedenle emziren
annelerde, emzirmeyenlere göre rahim daha kolay "toparlanır".
Oksitosin
hormonunun rahimi kasıcı bu etkilerinden "suni sancı"
oluşturulmasında ve doğum sonrası kanamaları durdurmada da faydalanılır ve bu
amaçla bu hormonunun ilaç haline getirilmiş şekli serum içinde dışarıdan
verilir.
Süt
üretimi arz ve talep kanunlarına göre işler. Bebek ne kadar emerse o kadar çok
hormon salgılanır ve o kadar çok süt üretilir.
Emzirmiş, veya emzirmekte olan bir
anneyseniz bilirsiniz, henüz emzirmemişseniz bunu ileride yaşayacaksınız:
Emzirme
eylemi esnasında anne sütü kanallarda ilerlediğinde oluşan
"hareketlenme" anne tarafından hissedilebilir. Bunu anneler emzirme
esnasında göğüslerde "karıncalanma", "yanma",
"uyuşma", "kaşıntı", "ürperme" ya da daha farklı
şekillerde, genellikle "tuhaf" ancak "rahatsızlık vermeyen bir
şey" olarak hissederler. Bazı anneler ise süt kanallarda ilerlediğinde hiçbir
şey hissetmezler.
Gebelik döneminde memelerde ortaya çıkan
değişiklikler ve süt üretimi
Meme dokusu gebelik döneminde artan hormonların etkisiyle daha ilk haftalardan itibaren önemli değişikliklere uğrar. Gebelik döneminde artan östrojen hormonu memelerin içindeki süt iletim kanallarını geliştirir. Yine gebelik döneminde salgısı belirgin olarak artan progesteron hormonu, süt salgısını yapacak olan süt üretici birimlerin büyümesini ve gelişmesini sağlar. Bu değişikliklerde gerekli olan enerji ve besin maddelerini sağlamak için meme dokusuna giden kan akımı da önemli derecede artar ve bu nedenle göğüslerin üzerinde yer alan yüzeye yakın toplardamarlar belirginleşerek daha genişlemiş olarak görülürler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder