25 Ekim 2015 Pazar

Terk edilme hissi hakkında detaylı bilgi



Terk edilme hissi hakkında detaylı bilgi
 
terk edilme korkusu

Terk edilme hissi : Kadın ya da erkek olsun herkesin korktuğu ve yaşamak istemediği duygulardan biri olan terk edilme hissi, depresyon, kızgınlık ve öfke, suçluluk, korku, çaresizlik, pasiflik ve boşluk gibi bileşenlerin oluşturduğu bir duygudur. Her bileşen farklı yoğunlukta ve düzeyde olmakta, kişiye göre değişiklik göstermektedir. Ancak her öge tüm borderline vakalarda belirli bir düzeyde bulunur.
Depresyon: Bireyin hayatta kalmasını sağlayan ve önem taşıyan kaynakların kaybı ya da kaybolma tehdidi şeklinde ortaya çıkan duygular depresyonu meydana getirir. Borderline olmayan vakalarda bu durum oldukça net bir şekilde görülebilmektedir. Örneğin, yaşamak için duygusal bir bağa ihtiyacı olduğunu düşünen kadın hastalar, yanlarında bir erkek olduğunda varlıklarını hissettiklerin, aslında kendi yalnızlıkları ile ne denli zor baş edebildiklerini veya varlıklarının erkeğe bağlı olduğunu gayet net bir şekilde ifade etmektedirler. Burada asıl korkulan şey anneyi kaybetme hissidir. Bu vakalarda öne çıkarılan erkek figürü aslında semboliktir ve arkasında arkaik anne vardır.

Terapi döneminde depresyonun ortaya çıkması, kişinin tavrı ve kendi kendisine motivasyon gücünün bir ifadesidir. Sürdürülen terapinin ilk test aşamasında hasta fazla belirgin olmayan hissizlik, sıkkınlık ya da depresyondan şikayetçi olabilmektedir. Ancak, duygu yükü hafifmiş gibi görünecektir. Bu durum, hastanın terk edilme hissi karşısında yeterince korunduğu sonucunun bir göstergesidir. Korunma ya da savunma durumu kesildiği zaman baskılanmış anılar ortaya çıkmakta, depresyon yoğun hale gelmekte ve hasta büyük acılar çekmeye başlamaktadır.Öfke:Öfke ve kızgınlıkla ilgili yoğunluk, bu duyguların psikoterapi zemininde ortaya çıkma oranı depresyondakiyle aşağı yukarı aynı paralelliktedir. Hastanın depresifleşmesi kızgınlığını daha da arttırmaktadır. Öfke genellik arz eder ve daha ziyade güncel durumlara karşı yansıtılmaktadır. Yaşanan duygular ile alakalı anılar akla geldikçe, daha çok anne ile olan ilişkiye odaklanmaktadır.
Korku:Ölmekten, öldürülmekten, çaresizlikten ya da hayat kaynaklarının kesilmesinden korkma şeklinde ifade edilebilenterk edilme korkusudur. Korkuyla alakalı psikomatik belirtiler ülser ve şiddetli migren gibi sorunlardır. Hayat kaynakları kesildiğinde ölmekten korkma astımdır, kesilen kaynakların özlemini çekmek peptik ülserdir. Anneninterk etme tehdidini hangi seviyeye kadar kullandığı korkunun kapsadığı alanı ve şiddeti ifade etmektedir.

terk edilme hissi

Suçluluk duygusu: Annenin davranışlarının içe atılması neticesinde hastada ortaya çıkan suçluluk, bu durumda hastanın kendisine karşı davranışıdır artık. Önceleri başka bir anlamı olan ve şiddetini başka bir sebepten karşılayan suçluluk, artık başka bir gerekçeyle birleşmiş ve asıl kökünü kaybetmiştir. Hastanın annesi, çocuğun kendini ifade etmesini ve bireyleşme çabası ile ayrılma arzusunu tasvip etmeyip geri çekildiğinde, hasta da bireyleşmek için ayrılıp kendiliğinin, hareketlerinin, düşüncelerinin, hislerinin ve arzularının tamamından suçlulukhissetmeye başlamaktadır. Suçluluk duygusundan sakınmak amacıyla hareketlerini de bu yönde baskılar. Sonucunda da kronik yapışma ve istekte bulunma durumuna çekilir. Bu biçimde de kendi bağımsızlığını sabote eder.

Pasiflik – Çaresizlik: Birey kendini ortaya koymak istediğinde anne ona karşı olan onaylamasını geri çeker. Bunun anlamı, bireyleşmek amacıyla hastanın kendini ortaya koyması anne için çocuğunu kaybetme adına bir tehdittir. Bundan dolayı hasta, terk edilme korkusunu bireyleşmek amacıyla kendini ortaya koyma ile özdeşleştirir. Böyle bir sorun ile yüzleştiğinde de, hasta pasiflik ve çaresizlik duygusunun altında ezilir. Çünkü hasta, kendine güvenme duygusunu veren tek şeyin annesi olduğunu düşünmekte, annenin sevgisini yitirmesi durumunda da terk edilme korkusunu getirmektedir.

Boşluk – Hiçlik: En korkunç içsel boşluk ya da uyuşukluk olarak tanımlanan hiçlik algısı, annenin hastayı onayından mahrum bırakarak boşlukta bırakması sonucunda negatif davranışlarının içe atılmasıyla meydana gelmektedir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder